Orta Anadolu’nun bozkırında bir köy.
Köylülerden biri heveslenmiş  modern ahır yapmış, cins hayvanlar alıp, besleyip büyütüp satıyor. Besiciliği kadar olmasa da süt hayvancılığı da yapıyor. İthal yem de alıyor. (Hayvan yeminin hala ithal ediliyor olması benim aklımın alabileceği iş değil), ilacı, vitamini, veterineri, hastası, erken doğanı, bakımı öleni derken bazı yıllar neredeyse para kazanamıyor.
Yine aynı köyde başka biri… Kara sığırları var. Ne veteriner, ne özel bakım, ne ilaç, ne ithal yem… Yılın 8 ayında hayvanları merada… Kurumuş kökleri bile söküp yiyebilen hayvanlar… Diğeri ile karşılaştırınca hiç masraf yapmıyor sayılır.
Bu adam para kazanıyor. Devletin teşvik ettiği diğeri zarar etmiyorsa da eline bir şey geçmiyor.
Yine aynı köyde çiftçiliği hobi olarak yapan işadamı soruyor:
Bu sistemle (ithal yem, pahalı yem) ahırda beslenen cins hayvanlarda et maliyeti dört katına çıkıyor. Bakanlık cins hayvan yerine kara sığırı ıslah edip teşvik etse bu hayvanlar bozkırlarda yılın sekiz ayı yeme muhtaç olmadan beslenir. Maliyet düşer. Çok dirençli oldukları için hastalık, fire derdi olmaz. Özel bakım istemez. Suyu bulduğu yerde içer. Kara sığır süt için beslenmez ama bizim coğrafyada et için beslenir.
“Bir tarım ülkesi olan Türkiye” dedikten sonra ” et fiyatları 50 liraya dayandı”nın ikna edici bir açıklaması yapılamadı. Tek makul sebeb terör dolayısı ile Güneydoğu köylerinin devreden çıkması. Oradan kaynaklanan açığı eğer bu ülke 30 senede kapatamamışsa ithalden başka yol bulamamışsa bu ayıp bize yeter.
Avrupa ülkelerinde et kaç lira? Bizdekinin üçte biri.
Küçük köylü düşmüş tefecinin eline… Yine bu işadamının söylediğine göre bu köylüye yapılabilecek kara sığır teşvikinden sonraki  ikinci iyilik onu tefecinin elinden kurtarmak. Besicilik yapan köylü doğrudan banka ile muhatap olmayacak. Bakanlık aracılık edecek. Besiciye fiyat garantisi verecek.
İşadamımızın bir teklifi daha var.
Devlet ihtiyaca göre her köye asgari ücretli, kadrolu, sigortalı çoban göndersin, diyor.
Köylü sezonunda 3000 lira verse de çoban bulamıyor. Sigortalı kadrolu deyince talep artar. Hele bir de ellerine sadece köy sınırları içinde taşıyabileceği ruhsatlı Kırıkkale tutuşturursanız, o işe başlayan emekli olabileceğini bilirse ihtiyacın en az on katı talep olur.
Bu ülkenin asgari ücret vererek 40-50 bin çoban istihdam etmesi çok mu zor? Bu taban maaş olacak, üstünü köylü tamamlayacak.
Bu personel aynı zamanda bakanlığın sahadaki elemanı gibi olur. Bir aylık hızlandırılmış kursla ortak bir dil oluşturulur. İstenen bilgileri merkeze aktarabilirler.
Muhtarın emrinde, köyün hizmetinde bakanlık elemanı çoban.
Suistimal ihtimali yok… Köylü çobanların atm memurluğu yapmasına izin vermez. Zaten altı üstü iki, bilemedin üç eleman olacak. Nasıl kaytaracak.

Ahmet Sağırlı
Türkiye Gazetesi
Paylaş :

“Kara Sığır hakkında” hakkında 1 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir